Zamanla İlerleyen Bilim
Yaşadığımız dünyayı ve evreni tanımak için yapılan çalışmalara kısaca bilim denildiğini biliyoruz. Bilimle uğraşan kimseler ise bilim insanı olmakta. İşte bu bilim insanları evrendeki olayların nasılını, nedenini araştırmayı sürdürmüş yüzyıllar boyu. Hipotezler, teoriler ve yasalar birbiri ardınca sıralanmış.
Evvelce herkesin alkış tuttuğu ne hipotezler çürütülmüş. İyi ki de çürütülmüş. Bilim böyle böyle ilerleyen bir kavramdır çünkü.
Atom bile aslında “bölünemez” demektir. Hâlbuki yıllar önce Einstein önderliğinde parçalanabilmiş ve atom bombası olarak bildiğimiz çok yüksek miktarda enerji salan yüksek tahribatlı bir savaş silahı haline getirilmiştir.
Devam edelim,
Doğa olaylarını açıklamaya çalışan ilk inanlar zamanın filozofları olmuş. Çevrelerinde olup biteni inceleyerek olayların bir düzen içinde gerçekleştiğini keşfetmiş, keşiflerini gelecek yüzyıllara aktarabilmek adına kaydetmeye çalışmışlar.
Milattan önce 370 yıllarında Aristo doğal ve zorlanmış hareketler üzerinde durmuş, cisimlerin doğalarına uygun olarak hareket edeceklerini söylemiştir. Misal yukarıdan serbest bırakılan bir taş parçası düşecektir. Çünkü doğal yeri olan toprağa dönme eğilimindedir. Aristo’ya göre ağır olan cisimler hafif olanlara göre daha çabuk düşer.
Ve bu yanlış görüş iki bin yıl boyunca kabul görür. Ancak 17. Yüzyıla gelindiğinde Galileo tarafından yanlışlanır. Çünkü hava sürtünmesi ihmal edildiğinde aynı yükseklikten serbest bırakılan cisimler ağırlıkları farklı olsa da aynı anda yere düşer.
Başka bir örnek ise meşhur fizikçiler Newton ve Einstein üzerinden cereyan eder. Malum Newton ağırlıklı olarak hareket yasalarıyla ilgilenmektedir. Ama onun yasaları mikro ve makro âlemde ve çok yüksek hızlarda (ışık hızı) iş görmez.
Einstein ilk olarak bu fikri ortaya attığında bilim camiasında herkese garip görünen bu düşünce deprem etkisi yaratır. Yıllardır alışıla gelmiş kuralları bi çırpıda silmek çok zordur. Bilim insanı da olsa farklılıklar ve yenilikler her daim insanları ürkütür. O kadar ki Max Planck bu gerçekle bir beyanında,
“Bilim cenazeden cenazeye ilerler”
Demiştir.
Yani bir fikrin yanlışlanabilmesi neredeyse fikir sahibinin ölmesiyle yerini başka fikirlere bırakabilir.
Bilim uğruna ortaya atılan her fikir, her hata bilimi ileriye götürür ve hiç biri boşa sarf edilen çabalar değildir.
Bilim uğruna yapılan hatalar bile kıymetlidir.
Burada yine meşhur fizikçilerden Edison’un bir sözünü kullanmak yerinde olacaktır,
“Hata yapmadım. Sadece işe yaramayan on bin farklı şey buldum.”
Dönemin ve tüm dünya tarihinin en büyük bilim insanı olarak kabul gören Einstein ile konuya devam edelim,
Zekâsına ve hayal gücüne hayranlık duyduğum dahi fizikçi, kariyerinde zirvede olduğu yıllarda atom altı parçacıkları inceleyerek kuantum dünyasına dalar. Ki kuantum mekaniği tamamen bir başka yazının ana başlığı olacak kıymettedir. Bu nedenle o konuyu ileri vadeye öteleyip makro boyuta değinmeyi tercih edeceğim.
Makro âlemde ise Alman fizikçi izafiyet teorisini ortaya atar. Bu teori kısaca zamanın geçmişten geleceğe bir nehirde akan su misali bilindik ve sıradan akmadığını bizlere anlatır. Zaman ışık hızından etkilenir. Düşünsel olarak gerçekleştirdiği meşhur ikizler deneyi bu teoriyi açıklamak üzere verilen en bilindik örnektir. Şöyle ki ikiz kardeşlerden biri dünyada kalırken diğeri ışık hızına sahip bir hızla uzaya yollanır. Bir süre sonra zaman dünyada kalan ve ışık hızında seyahat eden ikiz kardeşler için farklı işlemiş olur. Yaşamını dünyada sürdüren daha hızlı yaşlanırken ışık hızına sahip kardeş daha genç kalır.
Hatta zaman yerçekiminden bile etkilenir. Kütlesi büyük bir gezegende zaman, kütlesi küçük gezegene göre daha yavaş ilerler. Bu durumda farklı gezegenlerdeki ikizler için zaman yine farklı işlemiş olacaktır.
Toparlayacak olursak esasen konuya verilebilecek çok örnek vardır. Belki ilerleyen yazılarda üzerinde dururuz.
Yazan: Burçak YÜCE
Bir yanıt bırakın