Karl Schwarzschild ve Einstein Denklemleri
Saatte 40.000 km olduğu anlaşılan Dünya’nın kurtulma hızını hesaplamak için Newton yasalarını kullanmak yeterlidir. Hatta bu hesap, 1969 yılında astronotlarımızı Ay’a götürmeye yetti ve bu hıza ulaşarak Ay’a ulaşmayı başardılar. Eğer kurtulma hızına ulaşamazsanız, bu durumda ya bir yörüngeye oturursunuz ya da Dünya’ya geri düşersiniz.
1916 yılında, 1. Dünya Savaşı sırasında Alman fizikçi Karl Schwarzschild bir topçu olarak Rus cephesinde görev yaptı. Kanlı bir savaşın ortasında savaşırken, Einstein’in genel göreliliği tanıtan ünlü 1915 makalesini okumak ve sindirmek için yeterli zaman buldu.
Schwarzschild, parlak bir matematiksel kavrayış patlamasıyla, doğru bir şekilde Einstein‘ın denklemlerinin kesin çözümünü buldu.
Denklemleri, çok daha zor olan galaksi ya da even için çözmek yerine, mümkün olan en basit nesneyle, yani küçük bir noktasal parçacıkla işe başladı. Bu nesne, uzaktan bakıldığında küresel bir yıldızın kütle-çekimi alanına benzer bir sonuç verecekti. İşte bu noktada, Einstein’ın ticarileri deneyi ile karşılaştırılabilecekti.
Einstein’in, Schwarzschild’in makalesine tepkisi sevinç doluydu. Einstein, denklemlerin bu çözümünün, yıldız ışığının Güneş etrafında bükülmesi ve Merkür gezegeninin hareketi gibi, teorisiyle daha keskin hesaplamalar yapılmasını mümkün kılacağını fark etti. Yani, denklemlerine ilişkin yaklaşık tahminlerde bulunmak yerine, teorisini kullanarak kesin sonuçlar elde edebilecekti.
Bu, kara delikleri anlama noktasında önemli olduğu daha sonra ispatlanacak olan devasa bir atılımdı. (Schwarzschild, olağanüstü keşfinden kısa bir süre sonra öldü. Kederli Einstein onun için dokunaklı bir anma metni yazdı.)
Fakat, Schwarzschild’in çözümünün muazzam etkisine rağmen, bu çalışma bazı şaşırtıcı sorunlan da gündeme getirmişti.
En başından beri bu çözüm, uzay ve zaman anlayışımızın sınırlarını zorlayan tuhaf özelliklere sahipti. Süper kütleli bir yıldızı çevreleyen hayali bir küre vardı (kendisi buna sihirli küre demişti ve günümüzde buna olay ufku ismi verilmektedir).
Yazan: Selim ÖZTEMEL
Bir yanıt bırakın