Newton’un Hazin Hayat Hikâyesi

Bir yandan yetimlik, öz annesi tarafından terk ediliş, üstün başarılarına rağmen alay edilişler ve öte yandan bahanelerin ardına sığınmayacak, yüzyıllar geçse de unutulmayacak bir isim, Newton.

Öyle ki özellikle gözlem yeteneği, azmi ve üstün zekâsıyla, kendisinden önceki bilim adamlarına açık ara fark atmıştır. Tekrar üstüne basarak söylüyorum, başarısının çoğunu gözlem yeteneğine borçludur.

Klasik fizikle adını duyuran ve klasik fiziğin temelleri yüzyıllar sonra Einstein tarafından sarsılacak olsa bile ismi hep anılacak bilim insanı bir Noel gününde, babasını kaybedeli henüz 4 ay olmuşken Dünya’ya geldi.

Biliyor musunuz?

Newton doğduğu zaman mucize bebek olarak söyleniyordu. Çünkü 6 aylıkken doğan Newton bir kitaptan daha küçüktü. Öyle çelimsizdi ki 2 yaşına kadar boynunu dik tutmak için boyunluk kullandı. Kısacası kimse yaşayacağına inanmazken o inadına hayata tutundu.

Acıklı hayat hikâyesi demişken…

Yazık ki Newton’un annesi, Newton henüz 9 yaşındayken bir papazla başka bir kasabaya gelin giderek oğlunu terk etti. Bir süre anneannesinin yanında kalan Newton anne sevgisini tatmadığı her gün annesine kin güttü.

Newton 10 yaşına geldiği zaman papaz olan dayısının yanına gitti. Dayısı oldukça entelektüel bir adamdı ve Newton ilk defa orada bir çatı katında çok daha geniş bilgi içeren kitaplarla tanıştı.

İyi ki de tanıştı.

Okumanın, öğrenmenin kendisine nasıl iyi geldiğini o satırlarla buluştuğunda fark etti. Sonraları okulunda elde ettiği birincilikle daha iyi bir eğitim görmek için aile dostları Clarke ailesinin yanına taşındı.

Clarke ailesinin babası çok kültürlü bir adamdı ve Newton bir başka çatı katında yine inanılmaz bir kütüphaneye kavuşmuştu. Newton okuduğu kitaplarla kendini geliştire dursun, o sıralarda Clarke ailesinin evine, içlerinde Huygens’i, Descartes’i, Robert Hooke gibi ünlü düşünürler, bilim insanlarının olduğu kişiler teşrif ediyordu. İşte Newton bu toplantılardaki mütalaalar ile büyüdü. 17 yaşına geldiği zaman tüm bu sohbetlerin etkisiyle düşünceleri şekillendi ve çevresindeki sıradan olaylara merakı arttı.

Küçük yaşlarından itibaren insanların neden yere düştüğünü,

El ele verip yuvarlak içinde dönen çocukların neden geriye doğru savrulduklarını,

Gökkuşağının renklerinin nasıl oluştuğunu,

Yere düşen bir bilyenin neden yerden sektiğini,

Güneş’in neden hep doğudan doğduğunu,

Zamanın nasıl ayarlandığını merak ediyordu.

Tabi o sırada bu meraklı delikanlının dünyayı yerinden oynatacağını kimse bilemiyordu…

Newton’un okulundan mezun olduğunu duyan öz annesi üç üvey kardeşine bakması, tarlayla ilgilenmesi ve yetişemediği daha pek çok şeyde yardım etmesi için onu yanına çağırmıştı. Annesine göre aldığı eğitim yeterliydi.

Ne büyük yanılgı…

Fakat büyük düşüncelerin insanı Newton terk edilmişliğin de etkisiyle bu çağrıya çok gönülsüzdü. Kısa süreli birlikteliklerinde hep huzursuzluk çıkarttı ve tekrardan Clarke ailesinin yanına gönderildi fakat annesi üniversiteyi okuması için gereken parayı vermedi.

Neyse ki Newton üniversiteye gittiği zaman burslu okumaya başladı. Tabi burs bedavadan verilmemişti. Aldığı bursun karşılığında üniversiteye gelen efendi çocuklarının bakımını üstlenmesi, tuvaletlerin temizlenmesi gibi işler yaptı. Tüm bu işlerden arta kalan zamanlardaysa zihninden geçen sorularla meşgul oluyordu.

Üniversite bittiği zaman yüksek lisans için sorgusuzca kabul edildi. Newton başarılı bir öğrenci değildi ama çok özeldi. Üniversitedeki hocaları da bunu keşfetmişti ancak yüksek lisansa gidemedi. İngiltere, üniversiteyi kapatma kararı aldı çünkü büyük veba yeniden hortlamıştı. Newton annesinin çiftliğine geri döndü ama bu seferki dönüş tüm öğrendiklerini sindirmesi için ona fırsat tanıdı.