Asteroit Madenciliği: Uzaydaki Sınırsız Kaynaklar

Asteroit Madenciliği: Uzaydaki Sınırsız Kaynaklar

Birçoğumuz olası bir asteroit çarpmasıyla dünya üzerindeki her şeyin yok olacağına dair endişe duymuştur. NASA’daki bilim insanları da yıllardır bu kritik tehlikeye karşı alınabilecek önlemleri tartışıyor. Ancak son zamanlarda gökbilimcilerin asteroit konusuna tamamen farklı bir yaklaşımı var. Bu yaklaşıma göre doğal kaynakları hızla tükenmekte olan Dünya’mızın geleceğini asteroit madenciliği ile kurtarmak mümkün olabilir !

Asteroit Madenciliği Neden Bu Kadar Önemli?

Tek bir asteroitte Dünya’da bugüne dek çıkarılandan çok daha fazla maden mevcuttur. Altın, kobalt, nikel, platin, demir, renyum, rodyum, manganez gibi önemli ve nadir bulunan birçok element aslında asırlar önce asteroit yağmurlarıyla dünyaya gelmiş ve yer kabuğunun soğumasıyla oluşumunu tamamlamıştır. Ne yazık ki günümüz dünyasında hızla artan nüfusla birlikte, bu kaynaklarımız kritik bir oranda azalmaya başladı. Bugün akıllı telefon, pc, tablet vb teknolojik araçların üretiminde kullandığımız birçok elementin bundan yaklaşık 45 yıl sonra bütünüyle yok olacağı ön görülüyor. İşte tam da bu noktada asteroit madenciliği gezegenimizin geleceği için umut oluyor.

Zengin su ve element içeriğiyle bizlere muhteşem olanaklar sunan asteroitler, içerdikleri bu çeşitli elementleri kullanabildiğimiz takdirde, günümüzde uzay yolculuklarının önündeki en büyük engel kabul edilen yakıt yetersizliğini ortadan kaldırabilir. Ayrıca asteroitlerde bol miktarda bulunan platin daha yeşil bir dünyaya sahip olmamızı sağlayabilir.

Yapılan araştırmalar sonucu geçtiğimiz yıllarda sadece altın madeni barındıran bir asteroit keşfedildi. Bu asteroitin sahip olduğu altın rezervinin, dünyaya getirilirse tüm nüfusun ekonomik sorunlarını ortadan kaldıracak ölçüde büyük olduğu belirtildi.

Göktaşı madenciliğinin getirileri bunlarla da sınırlı kalmıyor. Astrobiyolojik alanda yapılan (SETI) dünya dışı akıllı yaşam formu araştırmalarında asteroitleri bilimsel veri olarak kullanabiliriz.  Bu insanlığın eline geçecek büyük bir fırsat. Çünkü asteroitler fosil taşıma ihtimalinin yanında, güneş sistemimizin geçmişine ait izler de barındırmakta. Yani asteroit madenciliği geçmişimizi ve içinde bulunduğumuz galaksiyi daha yakından tanımamıza imkan sağlayabilir.

Her ne kadar kulağa hoş ve kazançlı bir uygulama gibi gelse de neticeye ulaşana kadar oldukça masraflı ve zahmetli bir sürecin bizleri beklediği ortada. Elimizdeki kaynakları boşa harcamamak adına maden araştırması yapılacak asteroitler rastgele seçilmeyecek.

Belirlenen kriterler doğrultusunda uygun olan asteroitlere seferlerin başlaması için en erken tarih 2025 senesi olarak gösteriliyor. NASA’da çalışan bilim insanlarının belirttiği üzere asteroitlerden robot gemiler yardımıyla toplanan taş parçalarının dünyada incelenmesi ve yapılan inceleme kapsamında hangi asteroitte hangi madenden ne miktarda bulunduğuna dair ”asteroit haritası”  çıkarılması planlanıyor. Böylelikle yapılacak yatırımların daha hedefe yönelik olması amaçlanıyor.

Tüm ülkelerin eşit kullanım hakkına sahip olduğu bu gök cisimleri üzerinde yapılacak madencilik faaliyetleri dünya genelindeki ekonomik yarışa yeni bir boyut kazandırabilir ancak unutmamak gereken bir nokta var ki, asteroitlerden yararlanmayı tam anlamıyla başarabilirsek sadece kendi neslimizi değil gelecek nesli de ekonomik kriz ve kıtlıktan ciddi oranda kurtarmış olacağız. En kısa sürede başarmayı umuyoruz.

Yazan: Gül Zeynep Sinan

Kaynak*

YouTube Kanalımız

Çılgın Fizikçiler (SEO Manager) hakkında 663 makale
Çılgın Fizikçiler ve Bilim İnsanları ekibi ve dışarıdan destek veren gönüllülerin yazıları.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*